31 Ocak 2013 Perşembe

Dondurmalı Sucuk

(sabah saat 6'da merdiveni buzdolabına dayayan cüce, buzluktan dondurma aşırır)

Kadın: Onu yiyemezsin
Erkek: Neden?
Kadın: Çünkü öksürüyorsun


Erkek: Ama babam yemiş gece, kağıdını gördüm mutfakta
Kadın: Baban hasta değil, ayrıca hasta olmasan da yiyemezsin. Daha kahvaltı bile yapmadın.
Erkek: Haklısın annecim, bana kahvaltı hazırlar mısın?
Kadın: Tabii hazırlarım, ne yiyeceksin?
Erkek: Dondurmalı sucuk...

29 Ocak 2013 Salı

Kes Kes, Kızmayacağım

(Kahvaltı sofrası, yaş 3)

Erkek: Annnneeeeeeeeeeeee...
Kadın: Ne oldu oğlum, neden ağlıyorsun?
Erkek: Babam tostumu kesti
Kadın: Ne var bunda? Kolay ye diye yapmıştır
Erkek: Ama ben öyle yemek istemiyorum, lütfen anne lütfen yeni bir tost yapar mısın bana?
Kadın: Tamam ağlama, yapıyorum

(Anne yeni tostu yapar ve masaya getirir)

Erkek: Teşekkür ederim annecim, şimdi lütfen keser misin tostumu?
Baba: Eşşşşşşşooo....

(tam 2 ay sonra, masada yine tost var)

Baba: Keseyim tostunu?
Erkek: Kes kes, merak etme kızmayacağım bu sefer.

Ben kullanayım


Geçen yaz İstanbul yolu... 

Arabada anne, dede, anneanne, cüce, köpeğimiz ve bolca da eşya varken araba bozulur.

İzmit'te tamirci ararken anne ve dede kavga etmeye başlarlar. Nitekim direksiyondaki anne stres halinde araba kullanmaya çalışmakta ve dede de sürekli müdahale etmektedir.

Tartışmanın en sert anında arkadan bir ses yükselir cüceden:


- Kavga etmeyi bırakın, kullanamayacaksanız söyleyin de ben geçeyim direksiyona (yaş 3) 

Yarın Belki...

Kadın: Hadi uyan oğlum, okula geç kalacaksın
Erkek: Anne ben bugün okula gidemem
Kadın: Neden?
Erkek: Hastayım görmüyor musun? Nasıl öksürüyorum
Kadın: Şurup vereyim öksürük için
Erkek: Sadece o kadar değil ki. Öksürünce karnım ağrıyor, karnım ağrıdığı için midem bulanıyor ve yemek yiyemiyorum, sonra da başım dönüyor.
Kadın: Hani seviyordun okulunu?
Erkek: Seviyorum ama bugün gidemeyeceğim, kendimi hiç iyi hissetmiyorum
Kadın: Peki yarın?
Erkek: Yarın bakarız, belki...

27 Ocak 2013 Pazar

Erkek Adam Sözünü Tutar

(Cuma gecesini anneannede, cumartesi gecesini babaannede geçiren firari cüce nihayet bu sabah evine döner)

Kadın: Oğlum seni çok özledik, iki gündür yoksun.

Erkek: Ben de özledim annecim ama kalmak zorundaydım.



Kadın: Neden "zorundaydın" oğlum?

Erkek: Çünkü söz vermiştim onlara sizde kalacağım diye. "Erkek adam" sözünü tutar biliyorsun. 


26 Ocak 2013 Cumartesi

Sonsuzluk kadar...

Erkek: Anne beni ne kadar seviyorsun?
Kadın: Sonsuzluk kadar
Erkek: O ne demek?
Kadın: Yani her zaman, her durumda seviyorum. Sonsuza dek, sen benim hazinemsin.
Erkek: Ben de seni sonsuzluk kadar seviyorum, mesela bana kızdığında da seviyorum. Sen de benim Prensesimsin.

Anne Baba Ne İş Yapar?

Kadın: oğlum sen biliyor musun, annen baban ne iş yapıyor?
Erkek: Biliyorum tabii
Kadın: Harika, söyle o zaman babanın işi ne?
Erkek: Avukat
Kadın: Afferim oğluma, peki anne ne iş yapıyor?
Erkek: Toplantı...
(anne: iletişim danışmanı)

25 Ocak 2013 Cuma

Moguk Prenses

Kasım 2010, yaş 2 + 2 ay 
(o tarihte kaleme almışım bu uzun diyaloğu)

Aşağıda okuyacağınız oğlum tarafından bu akşam uyarlanmış bir çeşit 21. Yüzyıl masalı olup konu, kişi ve diyaloglar tamamen gerçektir.
Erkek: Anne bana Moguk Prenses masalını anlatır mısın?
Kadın: O ne oğlum?
Erkek: Hani var ya 7 tane cüceyle yaşıyor.
Kadın: Ha anladım, Pamuk Prenses’i diyorsun.
Erkek: Evet Moguk Prenses, çok seviyorum ben onu.
Kadın: (iç ses) Ay ne duygusal bir evlat yetiştiriyorum, afferim bana. (dış ses) Peki ne yapacaksın Moguk Prensesle?
Erkek: Evleneceğim, onun Moguk Prensi olacağım.
Kadın: (iç ses) Maşallah oğluma, bu yaşta olgunlaşmış, geçici hevesler peşinde değil, bir kez daha afferim bana. (dış ses) Evlenince ne olacak?
Erkek: Evine gideceğim, ona yardım edeceğim, yemek yapacağım.
Kadın: (iç ses) Kendimle gurur duyuyorum, sevdiği kadına yardım etmeyi düşünüyor, ne kadar güzel yetiştiriyorum ben bu çocuğu ya? (dış ses) Ne yemek yapacaksın?
Erkek: Magagna (makarna) yapacağım, pülav (pilav) yapacağım, Moguk Prenses kötü yemek yapıyor, acı makarna yapıyor.
Kadın: (iç ses) Nasıl kız bu canım, zaten 7 tane cüceyle yaşıyor zilli, yemek yapmayı bile öğrenememiş mi? (dış ses) Peki sen nereden öğrendin yemek yapmayı?
Erkek: Babamdan…
Kadın: (iç ses) Kafası karıştı çocuğun tabii. (dış ses) Oğlum babandan mı öğrendin, yoksa annenden mi?
Erkek: Babamdan öğrendim, annem kötü yemek yapıyor. Moguk Prenses de kötü yemek yapıyor, hep döküyor.
Kadın: (içi dışı bir, hıçkırıkla karışık ses) Hep baban öğretiyor bu lafları sana… Oğlum, annen güzel yemek yapıyor.
Erkek: Kötü yapıyor, babam güzel yapıyor. Annem güzel oyun oynuyor, komik annem. Benim güzel anneeeeem…
Kadın: (iç ses) Bak sen şu cüceye, tam babasının oğlu. Önce kızdırıyor, sonra sevimlilik yapıp gönül alıyor. Ah nasıl yetişiyor bu çocuk böyle, hep babasının yüzünden, hele gelsin eve sorarım ben ona. (dış ses) Tamam oğlum, sen şimdi uyu, yarın gideriz Moguk Prensese.
Erkek: (uykudan önceki sayıklamalar) Ben Moguk Prensese gideceğim, ona magagna yapacağım, pülav yapacağım.

What is your nim?

(yer Paris'te otel lobisi, geçen sene)

Erkek (İngilizce bildiğini gösterme çabasıyla yanında oturan Fransıza döner): What is your nim?

(Fransız anlamaz, anne tercüme eder)



Kadın: He is asking your name (adınızı soruyor)

(Fransız adını söyler ve susar)

Erkek: E sen de bana sorsana "what is your nim?" diye

(Anne yine Fransıza tercüme eder ve Fransız da ona sorar adını)

Erkek: I ate my food (yemeğimi yedim)

(Fransız hepten şaşırır ve anne durumu anlatır, zira bu öğrendiği ikinci cümledir ve aslında Disneyland' da Pamuk Prensese söylemek ve ondan tebrik almak için ezberlemiştir) 

23 Ocak 2013 Çarşamba

Özledim

Kadın: Oğlum, babanı arayalım mı?
Erkek: Neden
Kadın: E kaç gündür burada değil özlemiştir seni
Erkek: Ben de onu özledim
Kadın: Canım benim
Erkek: Sen çok mutlu oluyorsun ben "sizi özledim, sizi seviyorum" deyince değil mi?

Yardım, Sorular, İsyan...

Kadın: Oğlum bana yardım eder misin?
Erkek: Geldim, ne yapacağım?
Kadın: Yüzüğümü koltuğun altına düşürdüm, ben koltuğu kaldıracağım sen de alacaksın, tamam mı?
Erkek: Tamam
Kadın: (neredeyse 40 kiloluk koltuğu kaldırmış bir halde) Buldun mu?
Erkek: Neden düşürdün yüzüğünü?
Kadın: Çünkü parmağımdan çıkarıyordum
Erkek: Ama o senin evlilik yüzüğün, neden çıkarıyordun?
Kadın: Çünkü banyoya girecektim, buldun mu? Tutamıyorum daha fazla
Erkek: Bulamadım, banyoda çıkar mı yüzük?
Kadın: Çıkar oğlum, ya da ben çıkarırım en azından. 
Erkek: Çıkarıp koltuğun altına mı attın?
Kadın: Hayır oğlum yanlışlıkla düştü, (kan ter içinde bir halde) bırakıyorum artık koltuğu, söyle buldun mu?
Erkek: Buldum, koltuğun altında değilmiş, halının üstünde. Boşuna tutuyorsun koltuğu

Üzüntümü gider

(geçen sene yani yaş 3, gecenin bir yarısı)

Erkek: anneeeee, anneeeeeee...
Kadın: geldim oğlum, ne oldu?
Erkek: kötü bir rüya gördüm 
Kadın: geçti annecim, yanındayım 
Erkek: iyi ki geldin, ben de onu istiyordum, lütfen gözyaşlarımı sil ve üzüntümü gider

Ben ne yapacağım?

Tarih: 29 Aralık 2012

Erkek: Anne nereye gidiyoruz?
Kadın: Bu gece otelde kalacağız
Erkek: Neden?
Kadın: Çünkü bugün bizim evlilik yıldönümümüz
Erkek: O ne demek?
Kadın: Yani babanla evlendiğimiz gün, onu kutlayacağız.
Erkek: Peki siz evlenirken ben ne yapacağım tek başıma otelde?

22 Ocak 2013 Salı

Kahverengi, ama nasıl?

(geçen sene, yaş 3) 

Erkek: Ben bunu istemiyorum, kahverengi istiyorum
Kadın: Oğlum bu da kahverengi zaten
Erkek: Hayır, bu kahverengi değil
Kadın: Evet, kahverengi, adı da açık kahverengi
Erkek: O zaman ben "kapalı kahverengi" istiyorum, bunu sevmedim. 

Büyü de tekrar evlen

Erkek: Anne sen biraz daha büyü de yeniden evlen
Kadın: Oğlum ben babanla evliyim zaten, niye başkasıyla evleneyim?
Erkek: Başkasıyla değil ki, babamla evlen.
Kadın: Babanla niye evleniyorum yeniden?
Erkek: Sen büyüyüp onunla tekrar evlenince benim de bir ağabeyim olur belki. 


(Mantık: anne küçükse ona kardeş yapar, büyükse ağabey, sordum öğrendim)

Rahatımı Sana Verdim

Erkek: anne ben bugün hiç rahat değilim
Kadın: neden oğlum?
Erkek: çünkü rahatımı sana verdim
Kadın: niye bana verdin ki rahatını?
Erkek: babam diyor ya "sen rahatını seviyormuşsun" benimkini de verdim mutlu ol diye 
Kadın: canım benim
Erkek: ama vazgeçtim, ben de rahatımı seviyorum, geri verir misin

Alya bana küsmüş

Erkek: Anne Alya bana küsmüş
Kadın: Neden küsmüş oğlum?
Erkek: Bilmiyorum
Kadın: Sormadın mı?
Erkek: Sormadım, zaten gösterdiği evi de beğenmemiştim
Kadın: Hangi evi?
Erkek: Büyüyüp de evlenince oturacağımız evi
Kadın: ?????????

Uyu, alırız demiştin

Erkek (babaanneden telefon açar) : Anne ben bu gece burada kalmak istiyorum. Babam nutellamı ve pijamamı getirsin
Kadın: Annecim emin misin? Daha önce ev dışında kalmadın.
Erkek: Çok eminim, hayatımda (!) hiç kalmadım ama bu gece istiyorum
Kadın: Peki o zaman, nutellayı sabah getiririz biz
Erkek (2 saat sonra) : Anne ben eve gelmek istiyorum
Kadın: Hani kalmak istiyordun?
Erkek: Evet ama gece sizi özlersem diye korktum biraz
Kadın: Peki sen uyu, gece alırız seni
Cüce hayatında (!) ilk defa ev dışında kalır ve sabah 7:30da söylenerek telefon açar
Erkek: Hani beni gece alacaktınız?
Kadın: Alacaktık ama uyumuşsun oğlum
Erkek: E zaten sen bana "uyu, alırız" demedin mi?...

Kötü rüya

Erkek: Anne ben bazen uyumak istemiyorum.
Kadın: Neden oğlum?
Erkek: Çünkü bazen kötü rüya görüyorum
Karın: Mesela ne görüyorsun?
Erkek: Mesela ne demek?
Kadın: Yani anlat, bir örnek ver demek, ne görüyorsun diye
Erkek: Tek başıma kalıyorum, mesela mı bu?
Kadın: Evet bu bir mesela. Peki güzel rüyaların nasıl?
Erkek: Mesela ailem yanımda oluyor, beni gıdaklayıp (gıdıklayıp) yiyor....

Kızına bakacaksın, anasına değil

(geçen Mayıs ayı, yer Brüksel - Paris treni, trende çok çok güzel sarışın genç bir kadın kucağında 3 yaşlarındaki sarı bukleli dünya güzeli kızıyla oturmaktadır. Baba "tamamen" oğlunu düşünerek ufak "sarışını" oğluyla tanıştırmak ister ve birlikte onların vagona geçerler. Annenin yanına dönüş)

Kadın: oğlum, kızı gördün mü?
Erkek: gördüm, tanıştım.
Kadın: sevdin mı peki?
Erkek: sevdim ama ilgilenmiyorum.
Kadın: neden?
Erkek: e anne kucağında bebeği var baksana.
Baba: yuh be oğlum anasına degil, kucağındakine bakacaktın sen zaten...

Özlediyse erken arasın

Kadın: Oğlum, baban telefonda seni istiyor
Erkek: Ne yapıyormuş bir haftadır İstanbul'da bizsiz?
Kadın: İşi var oğlum, hem gel kendin sor, seni özlemiş
Erkek: Beni özlediyse söyle de "ben uyumadan" arasın bir zahmet. Uyuyorum şimdi, yarın okul var, sonra kızıyorsun bana sabah uyanamıyorum diye...

Ben eskiden Rusya'daydım


Erkek: Ben eskiden Rusya'ya gitmiştim Rusça öğrenmek için, bir sene kaldım. Sen o zaman benim annem değildin. Sokakta gezerken seni gördüm.
Kadın: Ben annen değildim hani? Nasıl gördün ki beni?
Erkek: Sokakta güzel bir kız gördüm, benim annem de böyle olsun dedim. Bak aynı ona benziyorsun şimdi.
Kadın: O zaman annen yok muydu?
Erkek: Vardı ama annem de babam da öldüler. Ben sonra sizi seçtim, bilgisayardan indirdim.
Kadın: Oha.....

Kalbimde sen varsın

Kadın: neden ağlıyorsun?
Erkek: çünkü arkadaşım kalbimi kırdı
Kadın: üzülme oğlum, böyle şeyler hep olacak
Erkek: ama kalbimde sen varsın anne, ya sana da bir şey olduysa kalbim kırıldığında?
Sonuç: 36 yaşındaki ben, 4 yaşındaki oğlumun bakışındaki saflığa ağladım, daha da ağlarım bu gidişle...